Eğitim, bir milletin geleceğini şekillendiren en güçlü alettir. Tıpkı bir tohumun toprağa atılıp özenle sulanması gibi, eğitim de bireylerin potansiyelini filizlendirir ve onları geleceğe hazırlar. Günümüzde ise eğitim, dijital devrimin rüzgarıyla bambaşka bir boyuta taşınıyor. Artık bilgiye erişim daha kolay, öğrenme daha kişiselleştirilmiş ve sınırlar ortadan kalkmış durumda. Peki, bu dönüşümün ardındaki itici güç ne? Cevabı basit: Veri.
Tıpkı bir madencinin elindeki kazma gibi, veri de eğitimcilerin elinde bir hazineye dönüşüyor. Öğrencilerin ilgi alanları, öğrenme hızları, güçlü ve zayıf yönleri… Tüm bu bilgiler, eğitimcilerin öğrencilere özel bir yol haritası çizmesine yardımcı oluyor. Bu sayede her öğrenci, kendi hızında ve kendine uygun yöntemlerle öğrenme fırsatı yakalıyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılan LearnPlatform, öğretmenlerin dijital araçları daha etkin kullanmasını sağlıyor. Bu platform sayesinde öğretmenler, hangi araçların öğrencilerin başarısını artırdığını tespit edebiliyor ve derslerini buna göre şekillendirebiliyor. Tıpkı bir kaptanın gemisi için en uygun rotayı belirlemesi gibi, öğretmenler de öğrencileri için en doğru yolu seçiyor.
Ülkemizde ise Milli Eğitim Bakanlığı’nın geliştirdiği Eğitim Bilişim Ağı (EBA), öğrencilere ve öğretmenlere eşsiz bir kaynak sunuyor. EBA, öğrencilerin hangi konularda zorlandığını, hangi derslerde daha başarılı olduğunu takip ediyor. Bu bilgiler ışığında, öğretmenler derslerini daha verimli hale getirebiliyor, öğrencilerin ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebiliyor. Özellikle pandemi döneminde EBA’nın önemi bir kez daha ortaya çıktı. Uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerin öğrenmeye devam etmesini sağlayan EBA, eğitimde fırsat eşitliğini de destekledi. Bu konuda 19 Ekim 2020 tarihinde yazdığım “Önemli olan bizim ne yapmak istediğimiz” başlıklı yazımı da incelemenizi öneririm.
Yetkin kurum olarak YEĞİTEK’ in yüksek aktif çabası ile EBA’ nın ilerleyen zamanlarda çok daha yetenekli ve kapsayıcı bir dönüşüm süresinde olduğunu da biliyorum.
Finlandiya ise eğitimde kişiselleştirilmiş öğrenmenin öncüsü konumunda. Öğrencilerin ilgi alanları, yetenekleri ve öğrenme stilleri doğrultusunda özel ders planları hazırlanıyor. Tıpkı bir terzinin müşterisine özel kıyafet dikmesi gibi, Finlandiya’daki eğitimciler de her öğrenciye özel bir eğitim programı sunuyor.
Eğitimde veri kullanımı, sadece öğrencilerin başarısını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda eğitim sisteminin genel kalitesini de yükseltiyor. Öğretmenler, hangi yöntemlerin daha etkili olduğunu görerek derslerini daha verimli hale getirebiliyor. Eğitim politikaları, veriye dayalı olarak oluşturulduğunda daha gerçekçi ve etkili oluyor.
Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken bir husus var: Veri güvenliği. Öğrencilerin kişisel bilgileri ve öğrenme verileri, en sıkı şekilde korunmalıdır. Veri, sadece eğitimcilerin ve öğrencilerin yararına kullanılmalı, asla kötüye kullanılmamalıdır.
Sonuç olarak eğitim, bir ülkenin geleceğidir. Veri ise bu geleceği aydınlatan bir ışıktır. Veriyi doğru kullanarak, eğitim sistemimizi daha etkin, daha adil ve daha kapsayıcı hale getirebiliriz. Unutmayalım ki, her öğrenci bir cevherdir ve eğitim, bu cevheri ortaya çıkarma sanatıdır. Veri ise bu sanatta bize rehberlik eden bir pusuladır.
Bir yanıt yazın