13 Marttan bu yana yoğunluklu acil uzaktan öğretim gerçekleştirdik. Bu süreç bize büyük deneyimler kazandırdı. Öğrenme süreçlerini, öğretmen eğitimlerini, ölçme ve değerlendirme sistemlerini veriye dayalı, makine öğrenmesi temelli organize etme noktasında güzel adımlar atılmasına da vesile oldu.Lakin toplum olarak şunu bir kere daha yaşayarak öğrenmiş olduk ki sistemimiz aslında iki boyutludur. Bir boyutu eğitim diğeri ise öğretimdir.Bizim eğitim öğretim sistemimiz eğitimi genellikle örtük öğrenmeler temeline dayandırır. Öğretim gerçekleşirken aslında eğitim de gerçekleşir. Sosyal hayat, aile, çevre ve okul da eğitimi şekillendirir.Bu minvalde öğretimi kısmen dijitalleştirebiliriz hatta uygun koşulları sağladığımızda veri temelli mükemmel bir öğretim modeli de geliştirebiliriz lakin eğitimin dijitalleşmesi erken veya tartışmalı.Çünkü eğitimde ruh vardır, mana, hissiyat vardır. Anlam bağları ile zenginleştirir eğitim bizi.
Öyleyse ne olacak?
Eğitim ve öğretim bütüncül olarak ele alınacaksa, eğitim boyutunun da dijital dönüşümü sağlanamıyorsa ki eğitim müfredatla değil insanla kazanılır, ne yapacağız da hem çağa hem de öze uygun bir model geliştirebileceğiz?
AR, VR, hologram, telepresence teknolojileri gelişiyor, 5G geliyor, 6G çalışılıyor. Eğitimi de bu teknolojiler vasıtasıyla dijitalleştiremez miyiz?İnsanın dahi hibritleştiği bir zamanda bizi bizden çok daha iyi tanıyan, eksiksiz veriye sahip olan algoritmalar, geliştirilen duygu-durum cihazları, hologram ve telepresence teknolojileri ile ilerleyen zamanlarda muhtemelen olacaktır.Koşullar, beklentiler ve yaşantılar düzeneği değiştikçe, öğretime olan talep ve beklentilerin şekli ve içeriği de değiştiği gibi belki de ilerleyen zamanlarda okuldaki
Önemli olan bizim ne yapmak istediğimiz..
Bize ait olmayan bir düzen içerisinde bir düzen mi arıyoruz yoksa kendi düzenimizi mi kurmak istiyoruz?
Bugünün gelişimini mi hedefleyeceğiz yoksa geleceği mi?
Açıktır ki gelecek eğitim öğretim anlayışı içerisinde okulların rolü veya kendisi farklı şekilde değerlendirilecek.
Belki de sorgulamamız gereken eğitim ve öğretim bütünlüğünde fiziki olarak okulun rolüne ihtiyaç ne kadar zaruri olduğudur.
Sorgulayıp, kararımızı vermek ve geleceğe adımlarımızı daha sağlam atmamız gerekir. Salgın süresince acil uzaktan öğretim kapsamında yaşanılan yoğun adaptasyon süreci ile elde edilen kazanımlar bir kenara itilmeden, unutulmadan, öğrendiklerimizi zenginleştirerek, gelecek hedeflerimize uygun şekilde hareket etmememiz elzemdir.
Elbette ki eksiklerimiz, hatalarımız oldu. Lakin unutmayalım en kalıcı öğrenmeler deneyimler yoluyla elde edilenlerdir.
Vakit artık daha iyiye, daha verimli olana yönelme ve üretme vaktidir.
Salgın süreci devam ederken öğretimi elbet çeşitlendirebilir ve hibrit bir model ile devam edebiliriz. Lakin asıl meselemiz eğitim olmalı, tüm süreci kendimizce yorumlayarak biçimlendirmeliyiz.
Kendimize özgü, çağa ve geleceğe uygun alternatif bir eğitim ve öğretim modeli geliştirmemiz en sağlıklısı olacaktır diye düşünüyorum.
19.10.2020