Algoritmaların gölgesinde insan

(Bu yazı, Haziran 2013’te blogumda kaleme aldığım “Algı ve Gerçeklik Arasındaki Uçurum” başlıklı yazının 2025 koşullarında yeniden ele alınmış, derinleştirilmiş bir devamıdır. 12 yıl sonra, aynı soruyu daha gürültülü bir dijital çağda yeniden sormanın zamanı geldi: Gerçekliğimiz bize mi ait?)

Veriler gözümüzü kamaştırıyor olabilir. Ama anlam, her zaman karanlıkta kalır..

Modern çağın istihbaratı artık duvarların arkasında değil, ekranların tam ortasında şekilleniyor.

Bir video. Bir etiket. Bir cümle.
Hepsi bir sinyal. Hepsi bir olasılık.

Ama kim, bu parçaların içinden anlamı inşa edecek?
Yapay zekâ mı?
Yoksa hâlâ insan mı?

Okuma Sanatı

Bugün devletler, örgütler, şirketler… herkes veriyi izliyor.
Ama çok azı onu okuyabiliyor.

Twitter’da paylaşılan bir video, sadece viral içerik değil; aynı zamanda jeopolitik bir sinyal olabilir. Bir Telegram grubunda yazılan emojiler, sadece mesajlaşma değil; ideolojik konumlanma göstergesi olabilir.

Bu yeni gerçeklikte, dijital beşerî bilimler, sadece “kültür çalışması” değil, aynı zamanda stratejik okuma sanatına dönüşüyor.
 

Sosyolojik bakış, teknik veriyle buluşuyor.

Ve evet, bu buluşma, istihbaratın geleceğini yeniden yazıyor.

Bir Tweet’ten Savaş Haritası Çıkarmak

Düşünün:
TikTok’ta bir genç, cephe hattında bir tank görüntüsü paylaşıyor.
Yüzbinlerce kişi izliyor. Sonra unutuyor.

Ama bir OSINT (Açık Kaynak İstihbaratı) analisti, o görüntüyü alıyor.

Arka plandaki binaya bakıyor, yol tabelasını inceliyor, ışığın açısını hesaplıyor. 

Ve birkaç dakika içinde:
– Tankın konumu bulunuyor.
– Hareket yönü analiz ediliyor.
– Tüm dünya, bir tweet üzerinden sahayı izliyor.

Bu bir senaryo değil. 2022 Ukrayna-Rusya savaşında gerçek oldu.

İşte bu noktada devreye giriyor dijital beşerî sezgi.
 

Metin madenciliği, duygu analizi, dijital etnografi…
Verinin ötesine geçen o anlamı bulmak için kullanılan araçlar.

Ama bir sorun var:
Veri giderek keskinleşiyor.
Ama yorumlayan insan giderek kayboluyor.

Yapay Zekâ Doğru Söyler… Ama Adil midir?

Yapay zekâ size doğru sonucu verebilir.
Ama hangi anlamla, hangi niyetle verdiğini açıklamaz.
Bu yüzden dijital istihbaratın en büyük gücü aynı zamanda en büyük tehdidi olabilir:

Algoritmik önyargı.
Veri temelli eşitsizlik.
Görünmez gözetim.

Shapiro’nun ifadesiyle, otomatik sistemler artık sadece bilgi toplamaz;
Aynı zamanda kim olduğumuza dair yeni gerçeklikler inşa eder.

Bu yüzden dijital beşerî bilimler, sadece yöntem sunmaz.
Bir de soru sorar:

“Veri, kimi temsil eder ve kimi susturur?”

Veriyle Güç, İnsanla Anlam

Bugün bir yapay zekâ sistemi milyonlarca kullanıcıyı sınıflandırabilir.
Ama onların hikâyesini anlayamaz.
Yani bir tweet’i tespit eder.
Ama bir çığlığın arka planını duyamaz.

İşte bu yüzden:

Dijital beşerî bilimler, yalnızca akademik bir alan değil,

Aynı zamanda algoritmik çağa karşı insanın belleğidir.

Soru Bende Kalsın

Yarın bir algoritma seni “tehlikeli içerik üreticisi” diye işaretlerse…
Sen neyi savunduğunu hangi dilde anlatacaksın?
Ve seni kimin anlayacağını nasıl bileceksin?

Çünkü asıl mesele:
Veriyi çözmek değil.
Veriyi kimin, nasıl anlamlandırdığı.

Not: Bu yazının derinleştirilmiş bir versiyonu üzerinde çalışıyorum. Yetiştirebilirsem, bu konuyla ilgili hazırlanmakta olan bir kongre bildirisini de blogda paylaşacağım. Bu alanda katkı sunmak veya fikirlerini iletmek isteyenlerle, X platformu üzerinden bağlantı kurmak çok değerli olacaktır.

Saygılar

Aforizmalar

İstihbarat artık sessizliği analiz etmeyi gerektiriyor; çünkü herkes konuşuyor ama çok azı gerçekten bir şey söylüyor.

Dijital gözetim her şeyi görür; ama gördüğünü nasıl yorumladığı seni tanımlayan şey olur.

Veri herkesi temsil etmez; bazen sadece en çok konuşanı yansıtır.

Yapay zekâ seni sınıflandırabilir, ama seni anlayamaz.

Görünmez önyargı, en tehlikeli bilgidir, çünkü hep sistematik görünür.

Yarın bir algoritma seni ‘tehlikeli’ ilan ederse, kime ne anlatacaksın? Ve hangi dilde?

Bir algoritmanın adaleti yoktur; sadece çıktısı vardır.

Veriyi anlamak teknik bir iştir; anlamı kaçırmamak ise insani bir sorumluluk.

“Algoritmaların gölgesinde insan” için bir yanıt

  1. […] Bu yazı, daha önce kaleme aldığım “Algoritmaların Gölgesinde İnsan” başlıklı yazının devamı niteliğindedir. O metinde, dijital çağda veriye hükmeden […]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir